Fehmi Koru*
Yakın iki dostum önümde tezli bir bahse girdiler; bahse girmeme konusunda çok evvelce belirlenmiş bir kuralım olmasaydı, ben de taraflardan birini tutabilirdim.
İddia konusunu paylaşmadan evvel o noktaya nasıl geldiğimizi anlatayım.
Konu dünkü yazımdan açıldı. Her ikisi de yazımı okumuş, oradaki tezlerimi bir de benimle tartışmak istemişlerdi.
Her ikisi de ‘hançer edebiyatı’ ismini verdiğim siyasette ihanet konusunu abarttığımı düşünüyorlardı. Başkanlar bu cins benzetmeleri gerisinde rastgele bir gerçek ihanet olmasa bile kullanırlar, onlara nazaran.
Biri, “Kemal Kılıçdaroğlu’na partisinde kim ihanet etti ki?” sorusunu yöneltti. Yeni genel lider Özgür Özel, güya önder kendisi değil de hala o imiş üzere, değerli tercihlerde Kılıçdaroğlu’nun görüşünü almaktaydı. Hatta bunu gizlice değil de, alenen, kamuoyuna da açıklayarak yapmaktaydı.
Abarttığım ithamına ses çıkarmadım, üstelik dostlarıma haklı olduklarını da söyledim.
Herhalde bu alttan almamdan yürek almış olacak ki, biri, Güzel Parti’de idare kademesinden ve Meclis kümesinden ayrılanların, herbirinin kendilerine özel sebeplerle, bu yola başvurduklarını ileri sürdü.
Tıpkı, DÜZGÜN Parti sözcüsü gibi…
Geride kalanlar, ona nazaran, parti disiplinine uyacaklar. Bir-iki kişi ayrılsa bile çoğunluk onları takip etmeyecek.
İçeriden aldığı izlenim olarak aktardı bu kanaatini…
“Meral Akşener ayrılsa da, YETERLİ Parti milletvekillerinin ana gövdesi kendilerine içlerinden birini genel lider seçerek yollarına devam ederler” de dedi.
Öteki dostum güldü.
Gülerken de “Öyle bir şey şimdilik olmaz, Meral Hanım seçime kadar ayrılmaz” dedi.
İYİ Parti içerisinden bilgi aldığını bildiğimiz dost şaşırdığını aşikâr etti, “Seçime kadar ha” diyerek…
Farklı düşündüğünü anladığımız dost, “Meral Hanım ayrılır, ana gövde ayrılmaz” görüşünün sahibine birbiri gerisine birtakım sorular yöneltmeye başladı.
“Meral Hanım 2018 seçimine cumhurbaşkanı adayı olarak katıldı. 1990’ların başından beri evvel siyasete yakın duran, daha sonra da milletvekili ve bakan olan, DYP’de ve MHP’de ustalaşan biri o. Muhalefetin birkaç cumhurbaşkanı adayıyla yarışa katıldığı bir seçimde AK Parti ile MHP’nin ortak adayı Tayyip Erdoğan’ın kazanacağını bilmez mi Meral Hanım? Nasıl oldu da, hem de ‘Ben kazanacağım’ argümanıyla aday oldu? Yenileneceğini bile bile?”
İkimiz de gerisinin geleceğini bildiğimiz için bu soruya yanıt vermedik.
Devam etti o dost:
“Gelelim son seçime. Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı için ülkü kazanabilecek aday olmayabilir; lakin tekrar de ikinci çeşitte yüzde 48’e yakın bir oy alabildi. Sanki Meral Hanım, Millet İttifakı’nın adayını belirlemek üzere yapılan ‘6’lı Masa’ toplantısından masayı yıkıp kalkmasa, sonrasında ‘kumar masası’ tabiriyle birlikte Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını ilan etmese, sanki seçim nasıl sonuçlanırdı? Seçmenin ne kadarı, Kılıçdaroğlu’na oy vermeyi düşünürken, Meral Hanım’ın çıkışları üzerine kararını değiştirmiştir?”
Orada da durmadı.
“Bir şey daha var. Meral Hanım kısa müddet sonra yine masaya döndü, hem de Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu olmaya devam ettiği halde… Ortada, İstanbul ve Ankara’nın belediye liderleri ile cumhurbaşkanı yardımcısı sayısı yediye çıktı. Sanki o kalabalık imaj de kimi seçmeni sandığa gitmekten uzak tutmuş olabilir mi?”
Şaşırdığımızı görünce yeni sorusunu daha çok öteki dostumuza dönerek sordu:
“Meral Hanım masada arbede çıkaracağına, neden Kılıçdaroğlu’ndan öteki bir aday üzerinde ısrarcı olmadı orada? Kazanabilecek bir adayın? Bunu hiç düşündünüz mü?”
Soruları sıralayan dost, “AK Parti iktidarını, Tayyip Erdoğan da ikinci ve üçüncü sefer cumhurbaşkanlığını Meral Akşener sayesinde kazandı” diye bitirdi sözlerini…
Bahis de işte bundan sonra gündeme geldi.
Sorularıyla bizleri şaşırtan dost, “Sizlerle bir bahse girmeye hazırım” diye başladı kelamlarına.
Dediği şu: Meral Akşener bu seçime GÜZEL Parti’yi her yerde kendi adaylarıyla sokmakta kararlı. Partinin değerli isimlerinin itirazlarını da dinlemeyerek… Cumhurbaşkanı yardımcılığında iştiraklerini kabul ettiği Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ı şimdilerde gözü görmüyor. Nedense onlara kızıyor. ‘Hançer’ metaforunu onlar için kullanıyor.
Bunları sıraladıktan sonra yeni bir soru yöneltti bize: “Bunca yılın siyasetçisi Meral Hanım her partinin farklı adaylarla gireceği lokal seçimde muhalefetin zorlanacağını, ittifakla kazanılabilmiş büyükşehirlerin kaybedileceğini bilmez mi?”
Sonra da bahis teklifini duyurdu:
“Meral Akşener partisinin çatısından kiremitler birbiri arkasına uçsa bile YETERLİ Parti genel başkanlığını terk etmez. Bahse girmeye var mısınız?”
İYİ Parti’den sağlam haberler aldığını bildiğimiz öteki dost bahse girdi. Bahse girmeme kuralım olmasa bile böylesine kolay kazanılacak bir bahse girmezdim.
Hem nasıl olsa kim kazanırsa kazansın ısmarlanacak yemekte ben de olacağım.
*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.
